Wednesday, April 30, 2008

PETA TÜRKİYE'DEKİ HAYVAN HAKLARI İHLALLERİNİ PROTESTO ETTİ




Dünyanın en büyük ve saygın hayvan koruma örgütlerinden biri olan PETA, Stuttgart’daki Türkiye Konsolosluğunun önünde, Türkiye’de köpeklere uygulanan şiddeti protesto etti.
Göstericilerin elindeki pankartta, “Türkiye, köpekleri öldürmekten vazgeç. Avrupa Birliği sizi izliyor” yazıyordu.

Hayvanların milliyeti yoktur. Global dünyada, hiçbir ulus, bizim köpeklerimize karşı davranışımıza kimse karışamaz diye kendisini savunamaz. Insan hakları gibi hayvan hakları da dünya kamuoyunun ilgi sahasının içindedir ve hayvanlarımıza yönelik kötü muamele konusunda bizi kınamaya hakları vardır.

Dünyadaki en ileri hayvan hakları yasalarından birini çıkarmayı başaran Türkiye Cumhuriyeti, bu yasayı uygulayabildiğini, sokak hayvanı sorununa itlaf dışında medeni bir çözümü de başarabildiğini bütün dünyaya göstermek zorundadır. Ilkel uygulamalarla bizleri bütün dünyaya rezil etmeye kimsenin hakkı yoktur. Ulusal onurumuzla oynayanlar Türkiye'yi kınayanlar değil, ilkel uygulamalarla buna neden olanlardır.

PETA MADE A DEMONSTRATION PROTESTING CRUELTY AGAINST ANIMALS IN TURKEY

One of the worlds most famous and prestigious animal rights organizations, PETA, has made a demonstration across the Turkish consulate in Stuttgart, protesting the cruelty against dogs in Turkey. In the banner they held, it was written, “EU is watching you. Turkey, stop killing dogs.”

Animals have no nationality. In this global world, no nation can defend itself saying that nobody can interfere with how it behaves to its animals. Animal rights as well as human rights are in the sphere of interest of humanity.

Turkish nation which has succeeded to pass one of the most progressive animal rights law, has to prove that she can also implement it by solving the stray dog problem in a civilized and humane way. Nobody has the right to disgrace us in front of the world with the current primitive and cruel practice.






Monday, April 28, 2008

BERRİN OLCAY'IN AÇIKLAMASI

http://www.beykozbarinak.com/2008/04/28/berrin-olcay-in-aciklamasi/


Ömrünü hayvan kurtarmaya adadığına, tanıyan herkesin şahit olduğu Berrin Hanımın anlattıkları, caminanın ve belediyelerin içende bulunduğu ibret verici komployu anlatmaktadır. Berrin Hanımın adını vermekten imtina ettiği derneğin ve başrol oyunucusunun adını biz açıklayalım: Dohayko ve Genel Sekreteri Nesrin Çıtırık. O ve şürekası, yıllardır mücadeleyi bölme ve hedef saptırma misyonunu başarıyla yürütmüşlerdir. Hayvanların katledilmesine karşı mücedele eden dernekleri yurt dışına hayvan kaçırma iftirası ile ekarte etmeye, kamu oyunun dikkatin belediyelerin hayvan itlafından daha ilgi çekici olan “hayvan ticareti” masalına çekmeye çalışmışlar ve ne yazık ki başarmışlardır.

Böylece, hayvan koruma mücadelesinin bölünmesi ve zayıflatılmasından faydalanan belediyelere gün doğmuştur. Beykoz Belediyesi bunun en güncel örneğidir. Beykoz Belediye Başkanı Muharrem Ergül, basın bildirisi ve gazete demeçlerinde de açıkça söylediği gibi, Dohayko’nun ihbarını gerekçe olarak kullanarak, hayvan korumacıları barınaktan uzaklaştırmıştır.

Şimdi, Beykoz Barınağında her gün sayıları eksilen, kimbilir hangi ormana, hangi dağ başına atılarak telef edilen hayvanların, ve doğru dürüst beslenmeyen içerideki tutsak diğerlerinin vebali yalnız belediyenin değil, asılsız iftiralarla itlafa zemin hazırlayan sözde hayvan koruma derneklerinindir.

Dohayko’nun izlediği politikanın üç gerekçesi olabilir. Ya itlafcılar için çalışmak üzere görevlendirilmişlerdir, ya yürüttükleri politikanın nereye varacağını hesaplayamayacak kadar şuursuzdurlar, ya da gözlerini bürüyen kin nedeniyle ne yaptıklarını göremeyecek kadar şaşkındırlar.

Nedeni ne olursa olsun, adları, Türkiye’nin hayvan korumacılık tarihine bir utanç lekesi olarak geçmiştir bile.


BERRIN OLCAY’S DECLARATION

The declaration of Berrin Olcay whose dedication for animal welfare nobody can deny, clearly enlightens the pathetic conspiracy atmosphere consciously created by municipalities and some so called animal welfare organizations. Let us reveal the name of the organization and its general secretary refered to in her letter: Dohayko and Nesrin Citirik. She and her followers have successfully fulfilled the mission of separating and weakening the struggle for animal welfare. They have spent all their time to eliminate the societies’ struggle for animals and have unfortunately succeeded to distract public attention from animal cruelty done by municipalities to the ridiculous lie about “dog trade to laboratories in Europe.”

Municipalities took advantage of the segregated and weak state of the animal protecting societies. Beykoz municipality is a good example for this. As the mayor of Beykoz clearly states in his press release, he used the denunciations of Dohayko as a justification for closing the doors of the shelter to volunteers.

Now, Dohayko and other so called animal protection societies are responsible for the dogs missing every day from the Beykoz shelter by being dumped in far away forests and uninhabited areas to starve to death and for the others kept in the shelter without food and water.

There might be three reasons for Dohayko’s policies. Either they were given this mission by dog killers, or they were not conscious enough to see what these policies would eventually lead to or their limitless hatred has stupefied them as not to be aware of what they were doing. Whatever the reason is, their name has already been written in the history of Turkish animal welfare as traitors.

Wednesday, April 23, 2008

CORINNA SCHUMACHER İSTANBUL'DAKİ SAHİPSİZ HAYVANLAR İÇİN DEVREDE





Yedi defa Formüla 1 dünya şampiyonasını elinde bulunduran Michael Schumacher'in eşi Corinna Schumacher, İstanbul'daki sahipsiz köpeklere yardım için çalışmaktadır. Bayan Schumacher, PETA Deutschland e.V. ad ve ünvanlı hayvanları koruma örgütüyle beraber İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bayın Kadir Topbaş 'a yazdıkları mektupta, hayvanların zehirlenmesinin ivedilikle durdurulmasını ve bunun şiddetle önüne geçilmesini dilemektedir. Schumacher ' 2004 yılında yürürlüğe giren hayvan hakları yasasının göstermelik olarak kalmaması gerekir. Türkiye hayvan hakları yasasının gelişimi ve nihayet kabulünü şahsen takip etmiş olup, 2004 yılı Temmuz ayında sayın Başbakan Erdoğan'a bu konuda yüreken teşekkür etme mutluluğunu yaşamış bulunmaktayım. Türkiye hayvan hakları yasasının amacı hayvanların azap ve acılara maruz bırakılmamalarını garanti etmek olup, ben de bu konuda elimden geleni yapmak arzusundayım' demektedir.
Basın açıklamasının tüm metni, ekte bulunmaktadır.

Iletişim: Carola Schmitt, 0049-7156-1782824, 0049-162-257-8504

CORINNA SCHUMAHER WRITES TO MAYOR TOPBAS FOR STRAY ANIMALS OF ISTANBUL

The Formula 1 World Champion Michael Schumacher’s wife, Corinna Schumacher, is trying to help stray dogs of Istanbul. With the animal protection society Peta Germany they have written a letter to Istanbul Metropolitan Municipality Mayor Kadir Topbas. In the letter they ask for poisoning of animals to be immediately stopped and prevented. In her letter, Ms. Schumaaher says: “ The Animal Protection Law passed in 2004 should stay on paper but be implemented. I have personally watched closely the development of Turkish animal protection legislation and have had the pleasure of expressing my thanks to Prime Minister Erdogan for passing the law in July 2004. The Turkish animal protection law aims to guarantee that animals will not be subject to any cruelty and I wish to do all I can to help in this.” The full press release is below.

Contact: Carola Schmitt, 0049-7156-1782824, 0049-162-257-8504

Saturday, April 19, 2008

BEYKOZ'DA ÖLÜMÜN KOKUSU






Bugün Beykoz Barınağında ölümün ve alçaklığın kokusu vardı.

Berrin Olcay ve Yasemin Baban’ın yıllardır ihtimamla baktığı evlatlarının, mama torbalarına sarılarak, üst üste gömüldüğü çukurları bulduk. Aralarında, birgün önce barınağı ziyaret eden hayvanseverlerin gördüğü, yetkililerin tedavi edileceğine söz verdiği bacağı kırık yavru köpek de vardı. Belli ki yeni öldürülmüşlerdi. Daha cesetleri soğumamıştı.

Beykoz Belediye Başkanı Muharrem Ergül ve yardımcısı Ihsan Öksüz’ün, 2000 köpeğin sorumluluğunu büyük bir özveriyle üstlenen iki fedakar insanı neden barınağa sokmadığı da böylece anlaşılmış oldu. Planlamış oldukları toplu katliam açığa çıktı.

Bugün, herkes icin katliamın ya da adaletin yanında yer almaya karar verme günüdür. Bugün yalan ve iftiraların nereye vardığının farkına varılması için son fırsattır.

Bu katliamı yapanlar ve kışkırtanlar adelet önünde hesap verinceye kadar, mücadelemiz devam edecektir.

Biz bu ülkede hukukun egemen olduğunu kanıtlayana kadar susmayacağız.

Ayrıntılı bilgi için: www.beykozbarinak.com

Lütfen, Beykoz Belediye Başkanı Muharrem Ergül’e ve Başkan Yardımcısı Ihsan Öksüz’e aşağıdaki telefon ve e-posta adreslerinden ulaşın. Toplu katliamı durdurmak için bir adım da siz atın. Ölüm emrini bekleyen binlerce köpeğin aynı toplu mezarlara atılmasına seyirci olmayın. Lütfen, insan olmanın onuru için harekete geçin.
Muharrem Ergül 0533 / 664 70 58 mergul@beykoz.bel.tr
Ihsan Öksüz 0532 / 406 37 57 i.sabrioksuz@beykoz.bel.tr
Beykoz Belediyesi Özel Kalem Md. 0216 / 331 36 56

STENCH OF DEATH AT BEYKOZ

Today there was the stench of death and brutality at Beykoz Shelter.

We found the graves of dogs that Berrin Olcay and Yasemin Baban had looked after with affection for years, wrapped in food bags, burried randomly one on top of the other. One of them was the puppy with the broken leg that animal lovers who visited the shelter the other day had seen. They were just killed. Their bodies were still warm.

Today it became clear why Beykoz mayor Muharrem Ergül and his deputy Ihsan Öksüz had forbidden the two women to enter the shelter. The mass murder they were planning is revealed.

Today is the day to decide to stand on the side of massacre or justice. This is the day of being aware where lies and slander lead to.

We will not stop fighting until those responsible for this massacre and those who provoke it testify in front of the court.

We will not keep silent until we prove that Turkey has a jurisprudential regime.
For detailed information: http://beykozkillers.wordpress.com

Please reach Beykoz Mayor Muharrem Ergül and his deputy Ihsan Öksüz from the e-mails below and unite to stop this mass murder. Don’t turn your back to thousands of animals waiting helplessly to be thrown to mass graves. Please do act for the honor of being human.
Muharrem Ergül +90 533 / 664 70 58
Ihsan Öksüz +90 532 / 406 37 57
Private Secretariat 0216 / 331 36 56

Monday, March 10, 2008

KÜÇÜKÇEKMECE BARINAĞI REZALETİ











Küçükçekmece Belediyesinin Barınağını ziyaret ettiğimizde gördüğümüz manzara karşısında dehşete kapıldık. En fazla üç-dört köpeğin kısa süre tutulacağı boyutlardaki kafeslerin her birinde irili ufaklı 10-15 köpek vardı. Köpeklerin bazıları aşırı kalabalıktan kavga ettikleri için olsa gerek yara bere içindeydi. Hayvanların hemen hepsi inanılmayacak kadar zayıftı. Kafeslerde mama kabı yoktu. Köpekler, tavuk besler gibi, kafesin sidikli ıslak zeminine bir avuç- evet 15 köpeğe bir avuç- mama atılarak sözde besleniyordu. Hayvan başına iki tane kuru mama düşüyordu, o da kalırsa.

Başka bir kafeste tek başına yatan, felçli bir köpek gördük. Arka ayakları kaskatı kesilmişti. Can çekişiyordu. Sorumlu Veteriner Muhammet Özkan’a sorduk. Trafik kazası sonucu getirildiğini söyledi. Nasil bir tedavi yapıldığını sorduk. Cevap vermedi. Israr ettik. Vitamin veriyoruz dedi.

Fotoğraf çekmemize izin vermediler.

Pazar günü tekrar gittik. Içeri alınmadık. Sağlık Işleri Müdürü Kadir Bulut kimsenin barinağa alınmaması için talimat vermiş. Kapıdan gördüğümüz manzara aynıydı. Yine hayvanların önünde mama kabı yoktu. Bekçiye, geçen gün gördüğümüz kaza geçirmiş köpeği sorduk. Yine aynı yerde, taşın üzerinde yattığını söyledi.

Iki gün sonra bazı hayvanları yine insan yerleşiminden çok uzak yerlere bırakmışlar. Yukarıdaki fotograflarda Küçükçekmece Barınağından bırakılan köpekleri görüyorsunuz. Barınak koşullarının canlı delili olarak.

Bu rezaletin artık bitmesi için, 5199 Sayılı Hayvan Hakları Yasasının uygulanması ve kısırlaştırılan hayvanların alındıkları yere geri bırakılmaları için lütfen aşağıdaki sorumlulara ulaşın:

Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay: Tel: 212 411 06 00 fax:, 0212 411 06 08
Kuçükçekmece Belediyesi Sağlık Müdürü Kadir Bulut: 0212 624 94 98


Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Md.
Mustafa Kemal Yalınkılıç: mkemal@milliparklar.gov.tr fax: 0312 / 207 59 81

Cevre ve Orman Bakanlığı Istanbul Il Müdürü
Mehmet Emin Birpınar: mbirpinar@gmail.com fax: 0212 5200374


SCANDAL AT KUCUKCEKMECE SHELTER

We were shocked at what we saw when we visited the Kucukcekmece Shelter. There were 10-15 dogs in each kennel that was only of a size for two or three dogs to stay for a temporary period. Some of the dogs were wounded, most probably because of fights that took place as a result of the overcrowded kennels. Nearly all of the dogs very extremely skinny. There were no food cups in the kennels. The dogs were so called fed by throwing a hand full of dry food to the kennel floor wet with urine and feces. Each animal had, two or three bits of dry food to his share, if he had the chance to pick it up in time.

On another kennel we saw a paralyzed animal lying on wet stone floor. His hind legs were rigid. It was obvious that he was in pain. We asked the vet Muhammet Ozkan what had happened to this animal. He said that he had a car accident. We asked what he was doing as a treatment. He didn’t answer. When we insisted, he said he was giving vitamins…

They didn’t let us take pictures.

Two days later we went there again, on Sunday. They didn’t let us in. The head of health department, Kadir Bulut had ordered for nobody to be taken in. We looked inside from the outer door of the shelter. There were no food cups in kennels. We asked the guard about the paralyzed dog we had seen two days ago. He told us that he was still there, lying in pain.

We have found out that two days later, some of the dogs were dumped in places far away from human habitat where there is no chance for them to find any food. Our friends went and took some pictures. Above you see the pictures of dogs released from Kucukcekmece shelter as the living witnesses of the conditions in the shelter.

For this horror to end for Kucukcekmece Municipality act as Animal Protection Law 5199 demands please reach to those that are responsible for this crime:


Küçükçekmece Major Aziz Yeniay: Tel: 212 411 06 00 fax:, 0212 411 06 08
Kuçükçekmece Municipality Health Deparment Director Kadir Bulut: 0212 624 94 98


Environment and Forest Ministery National Parks General Director .
Mustafa Kemal Yalınkılıç: mkemal@milliparklar.gov.tr fax: 0312 / 207 59 81

Environment and Forest Ministery Regional Director of Istanbul
Mehmet Emin Birpınar: mbirpinar@gmail.com fax: 0212 5200374


Saturday, March 1, 2008

Volunteers find dogs poisoned in Sariyer / Turkish Daily News, Friday, February 29, 2008

Volunteers find dogs poisoned in Sariyer
Friday, February 29, 2008

Sariyer Municipality's forests are dumping grounds for unwanted dogs, say certified animal protection volunteers. There, away from the public eye, dogs are continually massacred. In the last week 15 dogs were found poisoned in the area.



DAMARIS KREMIDA and SENEM SONGÜN
ISTANBUL – Turkish Daily News


Fifteen stray dogs were found poisoned in the forested area of Istanbul's Sarıyer district this week, according to eyewitness reports from animal protection volunteers in Sarıyer and neighboring Bahçeköy yesterday.

The dogs were found ? and then cared for ? by the volunteers on the main road that connects Bahçeköy, Zekeriyaköy and the Black Sea town of Kilyos. All of the dogs were shot with poison using the same Blow Pipe syringe device used mainly by municipalities as a way to ?clean? the city of unwanted dogs, the volunteers told the Turkish Daily News.

Şebnem Aslan, a lecturer at Bilgi University, has been an animal activist since 2000 and was certified one year ago as an animal welfare volunteer after taking a course organized by the Greater Istanbul Municipality. Aslan is a resident of Ariköy. ?This set of poisonings started last week,? said Aslan. ?They all had the same injections in their backs.?

"This poison injection device is only used by municipalities", said Aslan, and she and other volunteers felt this batch of poisonings is proof the municipality was behind the deaths of the dogs. "But we are not sure which municipality used them," she said. "They do this every three months or so, kill and poison them in Zekeriyaköy. Every day they bring new dogs from the center of the city, because people complain about them, and the city just dumps them here," said Aslan. She and the other volunteers in the area take care of the dogs that arrive in their neighborhood, giving them bread and water, and "every two to three months these dogs just disappear," she said. "Although they always suspected the dogs were killed, in this case the evidence is irrefutable," she said.

In her village of Arıköy, there are five volunteers like her to take care of the village's 20 stray dogs.

"This poisoning is not the first or the last; it has been going on for years. This is near Sarıyer and we think Sarıyer municipality did it," said Bilge Okay, founder of the Homeless Animals and Environmental Protection Society (EHDKD).

A new animal protection law that stipulates internationally accepted practices about how to deal with stray dogs, was passed in 2004. Under Article 5199, municipalities are obliged to neuter and return stray animals to where they are taken from so the animals can guard their neighborhoods from un-neutered ones. Throwing animals out of cities and into forests is illegal.

However, Sarıyer Mayor Yusuf Tülün has been anything but supportive of the law and animal activists, according to volunteers in the Sarıyer area. Members of the EHDKD, which has lobbied the Sarıyer municipality for years to help them take care of the stray dog problem by adhering to the law and working with the volunteers, got a brusque response from him which they posted on their Web site. (click here to read the article)

"The animal protection law is disgusting. I have to do what the citizens say. I get votes from human beings, not dogs. People don't want dogs in the streets. Why should I take them back to their territory? I have them collected, taken to Kisirkaya and then dumped in their natural habitat, which is the forest. I would prefer poisoning were legal again. We have so many responsibilities other than dogs. I will not cooperate with volunteers. They cannot enter the rehabilitation center in Kisirkaya. This problem can only be solved by the Metropolitan Municipality and the local government of Istanbul. All the dogs must be collected by them and dumped in areas far away from the city. Animal lovers can go and feed them there if they want to," Tulun reportedly said on Jan. 24. The mayor was not available to verify whether this statement was true.

One of Sarıyer Municipality's veterinary experts, who asked to remain unnamed, spoke to the TDN. He denounced the poisonings and said they were clearly done by people with bad intentions. He is disappointed, however, that animal protection volunteers accused the Sarıyer Municipality of the cruel acts. "Why are they accusing us? We had good relations with them," he said. The municipal expert was aware of the killings of three large dogs and a cat, but he understood their deaths were from food poisoning. "The municipality sent one dog for an autopsy to verify the cause of its death", he said, adding that the municipality was not involved in leaving stray dogs in the forest. "Our role is to rehabilitate street animals," he said. "The welfare of animals, people and society is our job."

When asked whether the municipality intended to find the culprits who poisoned the dogs on the road from Bahçeköy to Kilyos, he said that area is outside Sarıyer 's borders and is the responsibility of legal authorities. Since Sarıyer Municipality hired a new head veterinarian, Ahmet Bolukbasi, the city has seemed at least willing to cooperate with the animal welfare volunteers, he said.

EHDKD has two court cases open against Sarıyer Municipality for illegally dumping dogs in forests. "We will not give up our legal struggle until this illegal, inhumane, cruel practice is stopped," said Ivan Jimenez, a real estate finance officer and animal rights volunteer living in Istanbul, to the TDN. "We will not let animals be tortured like this."

Sarıyer' de zehirlenen köpekler / Turkish Daily News

Hayvan korumacı sertifikasına sahip gönüllüler, Sarıyer Belediyesi sınırı içinde bulunan ormanların istenmeyen köpeklerin atıldığı bir alan haline geldiğini söylüyorlar. Köpekler, insanların gözünden uzak bu yerlerde sürekli katlediliyor. Geçen hafta, 15 köpek daha zehirlenmiş olarak bulundu.




DAMARIS KREMIDA ve SENEM SONGÜN
ISTANBUL – Turkish Daily News


Sarıyer ve yakınında bulunan Bahçeköy’de oturan görgü tanıklarına göre, dün Istanbul Sarıyer bölgesinin ormanlık alanında onbeş köpek zehirlenmiş olarak bulundu.

Gönüllüler bu köpekleri Bahçeköy’ü Zekeriyaköy’e ve Kilyos’a bağlayan ana yolun kenarında buldular. Gönüllerin Turkish Daily News’a söylediklerine göre, köpeklerin üzerinde sadece belediyelerin şehirleri istenmeyen köpeklerden arındırmak için kullandığı üflemeli uyuşturucu silahın şırıngaları bulundu.

Bilgi Universitesinde oğretim görevlisi olan Şebnem Aslan, 2000 yılından beri hayvan hakları aktivisti. Bir yıl önce de Istanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan bir kursa katılarak hayvan korumacı sertifikası almış. Arıköy’de oturan Aslan ” Bu zehirlemeler geçen hafta başladı. Bütün köpeklerin sırtında aynı zehirleme enjektörleri vardı.” dedi.

Aslan’ın söylediğine göre, bu zehirleme enjektörü sadece belediyeler tarafından kullanılıyor. “Bu nedenle, zehirlemeyi belediyenin yaptığını düşünüyoruz. Hangi belediyenin yaptığından emin değiliz. Her üc ayda bir bunu yapıyorlar. Her gün buraya şehir merkezinden yeni köpekler atılıyor, insanlar şikayetçi olduğu için. “ O ve diğer gönüllüler kendi bölgelerindeki köpekleri ekmek ve su ile besliyorlar. Aslan, “Ama her üç ayda bir bu köpekler ortadan kayboluyor. Köpeklerin öldürüldüğünden hep şüpheleniyorduk, bu kez somut olarak delilleri bulduk.” Aslan’ın yaşadığı Arıköy’de, kendisi dışında yirmi sokak hayvanına bakan beş gönüllü daha var.

Evsiz Hayvanları ve Doğayı Koruma Derneği kurucularından Bilge Okay, “Bu zehirleme ne ilk ne de sondur. Bu bölge Sariyer Belediyesin sınırları içinde. Dolayısıyla biz zehirlemeyi Sariyer Belediyesi’nin yaptığını düşünüyoruz.” dedi.

Sokak hayvanları sorununun çözümüne ilişkin uluslararası kabul görmüş yöntemleri benimseyen Hayvanları Koruma Yasası 2004’de çıktı. 5199 Sayılı yasa, belediyeleri sokak hayvanlarını kısırlaştırıp aşıladıktan sonra alındıkları yere geri bırakmakla yükümlü kılıyor. Böylece, kısır olan bu hayvanların kendi alanlarını kısır olmayanlara karşı korumaları hedefleniyor. Hayvanları şehir dışına atmak yasal değil.

Oysa, Sarıyer’deki gönüllülere göre, Sarıyer Belediye Başkanı Yusuf Tülün yasaya da hayvan korumacılara da karşı. Yıllardır, Sarıyer Belediyesini sokak hayvanı sorununu kanuna uygun olarak ve gönüllülerle işbirliği içinde çözmek için ikna etmeye çalışan EHDKD gönüllüleri, kendisinden aldıkları açık cevabi web sayfalarında yayınladılar. ( ilgili haberi okuyun )


Tulun’ün 24 Ocak’ta yapılan görüşmede şöyle söylediği yazıyor: “Hayvan Hakları Yasası baş belasıdır. Ben vatandaşın dediğini yapmak durumundayım. Ben insanlardan oy alıyorum, köpeklerden değil. Neden onları ait oldukları yere geri bırakayım? Onlar toplandıktan sonra Kısırkaya’ya getirilir, oradan da doğal alanlarına yani ormana bırakılır. Keşke zehirleme yeniden legal olsa. Bizim hayvanlarin dışında bir sürü sorumluluğumuz var. Gönüllülerle işbirliği yapmam. Gönüllüler, Kısırkaya’daki rehabilitasyon merkezine giremezler. Bu sorun Büyükşehir Belediyesi tarafından çözülmeli. Bütün köpekler onlar tarafından toplanıp şehir dışına atılmalı. Hayvanseverler isterlerse gidip onları atıldıkları yerde beslesinler. “ Bu ifadelerin doğruluğunu teyyit etmek için aradığımız Tülün’e ulaşamadık.


Sarıyer Belediyesinin isminin açıklanmasını istemeyen bir veterineri TDN’ye, zehirlemeyi kesinlikle kendilerinin değil kötü niyetli insanların yaptığını söyledi. Hayvan korumacıların onları suçlamasından hayal kırıklığına uğradıklarını söyledi. “Neden bizi suçluyorlar? Onlarla iyi ilişkilerimiz vardı” dedi. Aynı veteriner, üç büyük köpek ve bir kedinin öldürüldüğünden haberleri olduğunu, ama ölümün gıda zehirlenmesi olduğunu tahmin ettiğini söyledi. Belediyenin, köpeklerden birini, ölüm nedeninin anlaşılması için otopsiye gönderdiğini, kendilerinin köpeklerin ormana atılması ile alakası olmadığını, ekledi. “ Bizim görevimiz hayvanları rehabilite etmektir. Bizim işimiz hayvanların, insanların ve toplumun refahını sağlamak.” dedi.

Bahçeköy’den Kilyos’a kadar olan alandaki zehirlemelerin failini bulmaya niyetleri olup olmadığını sorduğumuzda ise, bu bölgenin Sarıyer sınırları dışında olduğunu ve bu konunun da kamu otoritelerinin sorumluluğuna girdiği cevabını verdi. Sarıyer Belediyesi’nde , yeni veteriner müdürü Ahmet Bölükbaşı göreve geldiğinden beri, hayvan koruma gönüllüleriyle işbirliğine daha sıcak bakıldığını söyledi.

EHDKD’nin Sarıyer Belediyesine karşı, köpekleri kanuna aykırı bir biçimde ormana attığı için açtığı iki dava bulunmakta. Istanbul’da yaşayan ve gayrimenkul finansmanı ile uğraşan bir işadamı ve aynı zamanda hayvan hakları gönüllüsü olan Ivan Jimenez, TDN’e “ Bu kanunsuz, insanlık dışı ve vahşi uygulama durduruluncaya kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. “ dedi. “Hayvanlara bu şekilde eziyet edilmesine izin vermeyeceğiz. “

Friday, February 29, 2008

YUSUF TÜLÜN' ÜN SON KURBANI !!!



Fotografta gördüğünüz güzeller güzeli sokak köpeği, 26 Şubat 2008 de , Sarıyer Belediyesi ekipleri tarafından zehirlenerek öldürüldü. Sadece birkaç hafta önce kameraya verdiği poza bakın. Sanki öleceğini bilirmiş gibi son bir kez en güzel bakışını attı kameraya doğru. Bu işin peşini bırakmayacağız Yusuf Tülün! Katlettiğin bu canların hesabını vereceksin !!!!

THE LAST VICTIM OF YUSUF TULUN

The beautiful stray dog in the picture above was poisoned by Sariyer Municipality. Look how she poses for the camera just a few weeks ago, as if she feels this is her last glance.

Yusuf Tulun, we will not let this massacre go on. You can not escape the responsibility of all the souls you murder.

Tuesday, February 26, 2008

YUSUF TULUN ARTIK YETER






Sarıyer Belediyesi tarafından Zekeriyaköy’deki ormanlara atılan köpekler 26 Şubat 2008’de yine aynı belediye tarafından zehirlendi.

Kanlı icraat devam ediyor. Köpekler eş dostun kurduğu ihale şirketi tarafından toplanıyor, kısırlaştırılıyor, “hak edişler” ihale şirketine ödeniyor, köpekler ormana atılıyor, daha sonra aynı ekip tarafından zehirleniyor.

Eskiden, gece toplanan köpekler zehirlenerek taş ocaklarına gömülürdü. Şimdi, bu köpekler üzerinden ihale şirketleri aracılığı ile rant sağlanıyor. Köpekler daha ameliyat yaraları iyileşmeden atıldıkları ormanda zehirleniyorlar.

BIRAZ MERHAMET DUYGUSU OLAN HERKES: LÜTFEN BU KATLIAMIN DURDURULMASI İÇİN SESİNİZİ YÜKSELTİN.

YUSUF TULUN: STOP THIS MASSACRE

Dogs that were dumped in forest area around Zekeriyaköy by Sariyer Municipality were poisoned by them on February 26, 2008, today.

The bloody execution is going on. Dogs are collected by contractor firms established by friends and relatives; neutered by that firm; “success fees” are paid; dogs are dumped in forests; and later poisoned by the same team.

In the past, dogs that were collected at night were poisoned and buried in stone quarries. Now, income is earned by this bloody operation through contractor firms. Dogs are killed in forests where they are dumped before their operation wounds are healed.

EVERYBODY WHO HAS SOME COMPASSION IN HIS HEART: PLEASE RAISE YOUR VOICE TO STOP THIS MASSACRE.


Friday, February 8, 2008

PETA'NIN DOHAYKO'YA CEVABI






Nesrin Çıtırık ve ekibi, yıllardır, tüm zaman ve enerjilerini, kedi ve köpeklerin, Avrupa'da sahiplendirilmesini engellemek için harcamaktadırlar. Bu güne kadar onların bu akil dişi iddialarına cevap bile vermeye tenezzul etmeyerek, herkesin bu suçlamaların mantıksızlığını anlayacağını düşündük. Onlara en etkili cevabı, dünyanın en saygın hayvan koruma örgütlerinden biri olan PETA verdi. PETA'nin cevabını bilgilerinize sunarken, Turkiye'de sahiplendirme şansı olmayan hayvanları Avrupa'da sahiplendirmeye devam edecegimizi, hicbir iftira ve tehdidin bizi yolumuzdan döndüremeyecegini bilmenizi isteriz. Sorularınız için bize ulaşabilirsiniz.


PETA’S ANSWER TO DOHAYKO

For years, Nesrin Çıtırık and her team have spent all their time and energy, to obstruct animals from being rehomed in Europe. Until now, we have not lowered ourselves to answer their ridiculous accusations thinking that everyone will see the lack of logic in these allegations. Now, PETA, one of the most respectable animal protection organization in the world is giving them a well deserved answer. As we present you below PETA's answer, we declare once more that we are going to continue rehoming animals in Europe and no idiotic accusation or threats will make us give up with what we believe is the last chance for those animals. Do not hesitate to contact us for further questions.



Monday, February 4, 2008

KANIT TOPLUYORUZ







Bu fotoğrafları bir arkadaşımız, Zekeriyaköy'e giden orman yolunda çekti. Bunlar, Sarıyer Belediyesinin kısırlaştırdıktan sonra kulaklarına mavi küpe takarak ormana attığı köpekler.

Hayvan Hakları Yasası Uygulama Yönetmeliği şöyle diyor:
Madde 7:
a) Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların toplatılması, kısırlaştırılması, aşılanması, gerekli tıbbî bakımlarının yapılması ve işaretlenmesi, alındığı ortama geri bırakılması, sahiplendirilenlerinin kayıt altına alınmasıyla,
ç) Bölge ve mahallerindeki, özellikle köpekler ve kediler olmak üzere, sahipsiz hayvanların bakımları, aşılarının yapılması, işaretlenmesi ve kayıtlarının tutulmasının sağlanması, kısırlaştırılması, alındığı ortama geri bırakılması ve sahiplendirilmelerinin yapılması için hayvan geçici bakımevlerine gönderilmesi gibi yapılan tüm faaliyetlerde yerel hayvan koruma görevlileri ve gönüllü kuruluşlar ile belediye veteriner hekimlerinin koordinasyonunun sağlanmasıyla,
ilgili hususlarda gerekli tedbirleri alır.
Madde 21:
d) Hayvanlar, hiçbir suretle ilgili belediye sınırları dışındaki bir ortama, ormanlık alana veya diğer yaban hayatı yaşam alanlarına bırakılmaz.

Sarıyer Belediyesi, sokak hayvanlarını kısırlaştırdıktan sonra belediye sınırları dışına, ormanlık alana atarak SUÇ IŞLEMEKTEDİR. Bu, hem kanuna karşı hem de insanlık onuruna karşı bir suçtur.
COLLECTING EVIDENCE
These pictures were taken by a volunteer, in the forest road to Zekeriyaköy. These dogs were dumped there by Sariyer Municipality, after being neutered and marked with a blue tag.
Animal Protection Regulation says:
Article 7 a. Municipalities are responsible for collecting, neutering, vaccinating stray animals and for returning them back to where they are taken after their medical treatment is complete.
Article 7 c. Municipality veterinarians are obliged to cooperate with local animal volunteers, animal organisations during the implementation of their duty of collecting, neutering, vaccination, rehoming, and releasing of stray animals in their territories.
Article 21 d. Animals can in no condition be dumped in forests, in areas of wild life or in places out of the border of cities.
Sariyer Municipality is committing a crime by refusing to cooperate with volunteers and by dumping dogs in forests. This is a crime against the dignity of being human and against law.










Wednesday, January 30, 2008

SUÇ DOSYASI

Hürriyet Gazetesi
22 Aralık 2000,Cuma

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/12/22/274592.asp

İstanbul'u Dinliyorum

Dr.Nilgün GEDİKOĞLU'nun sütunu:

YÖNETENLERİN DİKKATİNE
Köpekler canlı canlı gömülüyor
SARIYER
Uygar olmanın en gereklerinden biri haklara saygıdır. Eğer 21. Yüzyıl'da ‘‘Osmanlı'ya bakın örnek alın’’ diyebildiğimiz konular varsa, o konularda ileri değil, geri gittiğimiz apaçık ortada.
Galiba bir şeyi yanlış anlıyoruz. Vahşet ve zalimliğin, skandal, suç, manşet ya da insanın yüreğini parçalaması için ille de uygulayan kişiye ‘‘zevk vermesi’’ gerekmiyor. Vahşi, zalim, psikopat olmak gerekmiyor yani. Bunu niye mi söylüyorum: Sarıyerli bir okurumuzundan aldığımız bir e-mail yüzünden. Ekiplerin köpek toplayıp, kimisi ölü, kimisi canlı kimisi yarı bayşgın bir şekilde bir alana götürüp üzerlerine toprak döküldüğünü anlatıyordu. Semt sakinlerini tanık olduğu ve okurumuz bizzat gözlemleyerek doğruladığı olay gerçek bir vahşet öyküsü. Ama hiç kuşku yok ki, bunu yapan ekipteki kişilere bakıldığında psikopat filan olmadıkları görülecektir. Herhalde yaptıklarından da zevk almıyorlardı. Ama bu yapılan bir vahşet ve suç, kim ne derse desin. Ve burada vahşilik, belki bir emirle devreye giren bir vahşilik. İşte bu bireysel zulümden daha beter bir durum: Sistemin ilkelliği devreye sokmasıdır. Ünlü bir deney vardır. Deneklere önlerinde bir düğmeye baktıklarında bir kişinin çok acı çekeceği söylenmiş ve düğmeye basma insiyatifi onlara verildiğinde kimse basmak istememiş. Ama deney, ‘‘düğmeye bas! emri veren biri ile tekrarlandığında herkes düğmeye sonuna kadar basmış. Bilmem anlatabildim mi?
Nereden bakılsa suç
Sarıyer'de geçen bu olayda eğer sokak hayvanları sorununa bir çözüm olarak böyle gaddarca bir yöntemi seçmiş emir veren biri varsa ona hayvan haklarınadn söz etmek belki de lüks olur. Çünkü henüz uygarlıktan çok uzak. Uygarlaşmamış bir zihnin cehaletle bulmuş olduğu çözümün, nasıl ilkellik ve vahşet barındırabileceğinin tipik bir örneği ve 21. yüzyılda bir suç...
Yok eğer okurumuzun bize aktardığı ekipteki üç kişinin kendi kendilerine buldukları bir çözüm ya da zevk için yaptıkları bir şeyse yine de suç kapsamı dışında kalmıyor.
İşte Sarıyerli okurumuzun e-maili'i:
‘‘Size dehşet verici bir olayı aktarmak istiyorum. Sarıyer Belediyesi'ne bağlı ekiplerin, 34 JL 317 plaka no.'lu bir BMC ile haftada üç gece, 20.30'dan sonra yola çıkarak köpek topladıklarını, gece 03.00 sıralarında geri döndüklerini, topladıkları bu köpekleri ertesi sabah saat 09.00-10.00 cıvarında bazılarını ölü, bazılarını yarı baygın ve bazılarını CANLI olarak İstinye sırtlarında 2. Taşocağı Sokak'ta taşocağına attıklarını, sonra da hafriyat kamyonlarının gelip alana toprak döktüklerini tebsit ettik. Çevre sakinlerinden öğrendiğimiz bu bilgiyi ekipleri takip ederek doğruladık.’’


Aradan sekiz yıl geçti. Artık Hayvan Hakları Yasası var. Hicbir şey degişmedi. Bu zavallı hayvanlara yapılan zulüm bitmedi.


CRIMINAL RECORDS

The above article appeared in Hurriyet Newspaper on December 22, 2000. It talks about stray dogs being dumped alive by Sariyer Municipality in a stone quarry in the region. It gives the number plate of the municipality car that collects dogs three times a week, after 20:30, returning back at 3:00 A.M. to the stone quarry with the van full of dogs; dumps them there, some dead, some unconscious, some alive. The trucks that come early in the morning dump dirt and earth on the animals. People living around the area have witnessed this massacre.

Eight years have passed. We have an animal protection law now. Nothing has changed. The suffering of the poor animals have not ended yet.

Tuesday, January 29, 2008

SARIYER BELEDİYESİ ÇALIŞIYOR




Sariyer Belediyesi'nin kısırlaştırdıktan sonra ormana attığı köpeklerden ikisi. Kulaklarında Sarıyer Belediyesi'nin taktığı mavi küpeler var. Diğer birçoğu gibi, evlerine dönmeye çalışırken yolda telef oldular.

Belediye Başkanı Yusuf Tülün, Daire Başkanı Mesude Öztürk, sokak hayvanları rehabilitasyonundan sorumlu Meral Başaran'ın son icraatı bu. Hayvan Hakları Yasası, sokak hayvanlarının kısırlaştırıldıktan sonra yerine bırakılmasını emrediyor. Onlar, ormana atmakta israr ediyorlar. Hayvanların yerine bırakılması için yardımcı olmak isteyen gönüllülerle işbirliği yapmayı reddediyorlar. Oyu insanlardan aldıklaklarını, insanlar istemedikçe hayvanları yerine bırakmayacaklarını açıkça söylüyorlar.

Lutfen, bu kanunsuz uygulamanın durdurulması için yardımcı olun. Süregelen katliamı duyurun.

SARIYER MUNICIPALITY ON DUTY
These are two of the dogs dumped in forest by Sariyer Municipality. They have blue tags on their ears, showing that they are neutered by Sariyer Municipality. They died on their way home, as they were trying to go back to their territory.

Mayor Yusuf Tulun, Manager Mesude Ozturk and Meral Basaran who is in charge of the rehabilitation of strays are responsible for this cruelty. The Animal Protection Law demands that animals are returned back to their territory after being neutered. They insist to dump animals in forests because people who vote for them don't want them around. They refuse to cooperate with volunteers who want to help to bring dogs back to their territory.

Please help stop this illegal practice. Please help stop this massacre.

Sunday, January 27, 2008

SARIYER BELEDİYE BAŞKANI YUSUF TÜLÜN'LE GORUSME








Geçen hafta, Sarıyer Belediye Başkanı Yusuf Tülün’ü ziyaret ettik. Sarıyer bölgesinde köpeklerin ormana atılması, köpeklerin yerlerine bırakılması için hayvan koruma gönüllüleriyle işbirliği yapılmaması, Kısırkaya’daki barınağa gönüllülerin alınmaması gibi konuları sorduk.

Yusuf Tülün bu konudaki sorularımıza cevap vermek yerine ezberini tekrarlamakta israr etti. Söylediklerini özetliyoruz:

Hayvanları Koruma Yasası baştan sona berbattır. Ben vatandaşın isteklerini yerine getiririm. Oyu insanlardan alıyorum. Vatandaş sokakta köpek istemiyor. Neden onları yerine bırakayim. Hayvanları toplatırım, Kısırkaya’ya gönderirim, oradan da doğal ortamına- ormana- attırırım. Keşke itlaf kararı verilse, ben uygularım. O kadar işimiz var, köpeklerle uğraşıyoruz. Gönüllülerle işbirliği yapmam. Gönüllüler Kısırkaya Rehabilitasyon Merkezine giremezler. Bu iş merkezden çözülür. IBB ve valilik çözüm bulsun. Köpekleri toplayıp yerleşim alanlarının dışına atsınlar. Hayvanseverler istiyorsa gidip orada beslesinler köpekleri.

Ve tabii Sarıyer Belediyesi’de hayvan rehabilitasyon işinin bağlı oldugu Mesude Ozturk ve Meral Başaran da aynı fikirde: Insanlarin istemediği hayvanlar ormana atılır. Gerisi bizi ilgilendirmez. Tercümesi: Biz kanun filan dinlemeyiz.
5199 Sayılı Hayvan Hakları Yasasına göre; belediyeler sokak hayvanlarını kısırlaştırıp aşıladıktan sonra alındıkları yere bırakmakla yükümlüdürler. Hayvanların şehir dışına, ormanlara atılması suçtur.

Sarıyer Belediyesine karşı, köpekleri kısır, aşılı ve sahipli olanlar dahil toplayıp ormanlara attarak kanunu ihlal ettiği için açtığımız iki dava devam ediyor. Kanuna aykırı uygulamayı durdurmak için hukuk mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız. Hayvanların ormanlarda telef olmalarına izin vermeyeceğiz.

Lütfen bu insafsiz ve kanunsuz uygulamanın durdurulması için Yusuf Tülün’e yazın: ozelkalem@sariyer.bel.tr fax: 212 242 99 38

MEETING WITH SARIYER MAYOR YUSUF TULUN

Last week we visited Yusuf Tulun, mayor of Sariyer Municipality. We asked him questions about dogs being dumped in forests, no cooperation being done with animal protection volunteers, no volunteers allowed to enter the rehabilitation center in Kisirkaya.

Yusuf Tulun’s words are clear confessions about the illegal practice carried on by Sariyer Municipality. Here is a summery of what he said:

The animal protection law is disgusting. I have to do what the citizens say. I get votes from human beings not dogs. People don’t want dogs in streets. Why should I put them back to their territory. I have them collected, taken to Kisirkaya and after that they are dumped in their natural habitat- which is forests-. I would prefer poisoning to be legal again. We have so much duty other than dogs. I will not cooperate with volunteers. They can not enter the rehabilitation center in Kisirkaya. This problem can only be solved by The Metropolitan Municipality and the local government of Istanbul. All the dogs must be collected by them and dumped in areas far away from the city. Animal lovers can go and feed them there if they want to.

Mesude Özturk and Meral Başaran, who are responsible of animal rehabilitation of Sariyer Municipality, naturally share the same idea. They say that dogs will be collected and dumped out of the city when there is any complaint coming from people. Translation of this: We don’t care about what the law says.
Animal Protection Law 5199 says: Municipalities are obliged to neuter and return stray animal to where they are taken from. Dumping them out of cities and in forests is illegal.



EHDKD’s two court cases against Sariyer Municipality for their illegal practice of dumping dogs in forests are continuing. We will not give up our legal struggle until this illegal and inhuman cruel practice is stopped. We will not let animals be tortured like this.

Please write your protest letters to Yusuf Tulun for ozelkalem@sariyer.bel.tr and fax: 212 242 99 38


























Wednesday, January 23, 2008

YİNE LALE SOĞANLARI YİNE HAYVANLARA EZİYET








Her yıl aynı uygulama: Lale soğanları ekilecek diye, kulağı küpeli, kısır köpekler, Istanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner Işleri Müdürlüğü ekipleri tarafından, Taksim, Emirgan Parkı, Maçka Parkı ve Yıldız Parkından toplatılarak Hasdal’daki rehabilitasyon merkezine kapatılıyor. Islak fayanslarda, ufacık kafeslerde eziyet çekiyorlar.

5199 Sayılı Yasaya göre, belediye barınakları hayvanların kısırlaştırılması için getirildiği ve geçici bir süre kaldıkları rehabilitasyon merkezleridir. Bu hayvanların kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra alındıkları yere bırakılması yasa gereğidir.

Belediyeleri yasaya uymaya ve parklardan toplanan köpekleri alındıkları yerlere hemen geri bırakmaya davet ediyoruz.

Lütfen, bu uygulamanın durdurulması için;

IBB Sağlık Daire Başkanı Mehmet Yıldırım'a myildirim@ibb.gov.tr ve IBB Başkanı Kadir Topbaş'a, baskan@ibb.gov.tr ulaşınız.

ANIMALS TORTURED BECAUSE OF PLANTING TULIPS IN PARKS

The same practice every year: When it is time to plant tulips in the parks of Istanbul, the castrated and vaccinated dogs that live in these areas such as Taksim, Emirgan Park, Macka Park and Yildiz Park are collected by The Istanbul Metropolitan Municipality and brought to Hasdal rehabilitation center to suffer there on wet floor and small cages.

According to Law 5199, municipality shelters are places where dogs are brought to be neutered and to stay for a limited period of time while they are given post operative medical care. The law obliges municipalities to return dogs to their territory after they are neutered.

We demand the law to be implemented and the dogs collected from the parks of Istanbul to be returned to their territory immediately.

To stop this;

Please write to:

IBB Health Departmant Head Mehmet Yildirim at myildirim@ibb.gov.tr
IBB Major Kadir Topbas at baskan@ibb.gov.tr