BEYKOZ'DA KATLİAM
2008 yılında Beykoz Belediyesi barınaktaki yüzlerce köpeği
ormanlara atarak büyük bir katliam yapmıştı.- Konuyla ilgili fotoğraf ve
bilgiler 2008 yılı blog kayıtlarında görülebilir- Daha sonra belediye başkanı
değişti. Yeni Başkan Yücel Çelikbilek, “Hayvanlar çaresizdir, Allah’ın bize
emanetidir” diye işe başladı. Biz de ona güvenmiştik.
Şimdi seçimler yaklaşırken birdenbire Beykoz ilçesindeki
kısırlaştırılmış, aşılı, evcil, insanlar tarafından bakılan köpekler toplu
halde yok olmaya başladı. Temizliğe Anadolu Hisarında Spor Akademisinin
karşısındaki köpeklerle başladılar. Uzun süredir orada yaşayan kimisi çok genç,
kimisi çok yaşlı, Peri, Nazlı, Bodur tam 21 tane köpek yok oldu. Derken Kanlıca’dakiler
yok oldu, sonra Çubuklu, Beykoz Merkez, Kavacık ve son olarak Kaymak Donduran’ın
köpekleri yok oldu.
Şehrin dışında,
otoban kenarında, ürkek, şaşkın, aç, susuzdular. Önümüz kış. Atıldıkları yerde yiyecek
bulmaları mümkün değil. Yavaş ve korkunç bir ölüm onları bekliyor.
Herhalde sokak hayvanı sorununu bu yöntemlerle öteleyen başka bir ülke yoktur. Görünüşte
kısırlaştırma yapmak için kadro istihdam et, ya da taşeron şirketler kurdurup
işi onlara ihale et, sonra kısırlaştırdığın köpekleri ormana atarak açlıktan
ölüme terket.
Başkan Yücel Çelikbilek,” Hayvanlar bize Allah’ın emanetidir”
dediği zaman samimi olduğuna inanmıştık. Inançlı bir insandı. Allah’ın tüm
kainatı insan için yarattığına iman ediyorsa, bunun insanın sırtına tüm canlıları koruma
sorumluluğu da yüklediğine inanıyor
olmalı diye düşündük. Tüm mahlukatın Allah’ın ayet-i kerimesi
olduğuna ve insana zimmetlenmiş olduğuna inandığını varsaymıştık.
Yanılmışız.
1910 Hayırsızada katliamını defalarca yeniden yaşıyoruz. 1910’da Hayırsızada’ya
atılan 80.000 civarındaki köpeğin hepsi açlıktan birbirini parçalayarak öldü. Istanbul
halkı daha sonra patlayan Balkan harbini bu köpeklere yapılan zulmün getirdiği
bir felaket olarak yorumladı. Ama hayvan katliamları hep devam etti, hala da
devam ediyor.
Bir gün bu şehrin
vicdanlı insanları, susmanın suc ortaklığı olduğunu anlayacak ve seslerini
duyuracaklar. Bunun çok uzak olmadığını umuyoruz.
MASSACRE IN BEYKOZ
In 2008,
Beykoz Municipality carried out a big dog massacre by dumping all of around
1000 dogs at the shelter in the forest. – pictures and information about this
catastrophe are in 2008 entries of this blog-. Then a new mayor, Yücel
Çelikbilek was elected and gave us his
word saying, “Animals are weak creatures, they are entrusted on us by God, it is our duty to look after and protect them.”
We trusted his word.
Now as the
elections are approaching, the neutered, vaccinated, human friendly dogs that
are looked after by inhabitants are disappearing. They started “cleansing” with
dogs that lived across the Sport Academy in Anadolu Hisari. Dogs who lived
there for a long time, some very old, some young, Peri, Nazi, Bodur… 21 dogs
disappeared from the area. Then dogs in Kanlica disappeared, then those in
Cubuklu, Beykoz Center, Kacavık, Kaymak Donduran disappeared.
They were
dumped in forests and by highways, far away from the city. They are now shocked
in fear, hungry and thirsty, far away from their territory, their home. Winter is coming. There is no chance for them
to find any food in where they are dumped.
A slow and terrible death is inevitable.
Perhaps
there is no other country which deals with the stray dog problem in the worst
and despicable way possible like Turkey. Employ manpower to do neutering or give the
neutering duty to a subcontractor established for that purpose, so act as if
you are doing neuter and return, then dump dogs that are neutered out of the
city to die there a terrible slow death.
We believed
him when Mayor Yucel Celikbilek said “ Animals are entrusted on us by God”. He is a
religious man. We thought that since he had faith that God created all universe
for men, he should believe that this puts
the responsibility of protecting all universe on men’s shoulder. We were wrong.
The
massacre in Hayirsizada in 1910 is not a historical incidence, it has been
repeated since then over and over again. In 1910, all of about 80.000 animals
in Istanbul, dumped in the isolated
island of Hayirsizada died by killing each other from hunger. The inhabitants
of Istanbul believed that the Balkan War that fallowed was a catastrophe that
was a result of this cruelty done to animals. But the animal massacre has
continued ever since, and is still continuing now.
This
massacre will continue until the sentient people of this city understand that
keeping silent is to comply with the crime and raise
their voices for these innocent souls. We hope this day is not very far.