Friday, March 30, 2007

HAYIRSIZADA KATLİAMI YENİDEN Mİ SAHNELENİYOR?

Bir okuyucu mektubu: Sevgili Christine Ulrich'in son günlerde Istanbul'da yasanan dehşetle ilgili yorumunu sunuyoruz:

"1910 yılında, yüz yıldan daha kısa bir süre önce Istanbul’daki bütün köpekler toplanıp Hayırsızada’ya atılmış; orada açlık ve susuzluktan ölüme terkedilmişti. Aynı trajedi bugün tekrar yaşanmaktadır.

"Şu farkla ki : Bu sefer atıldıkları ormanlardan gelen çığlıklar şehirden duyulmamaktadır.

"Şu farkla ki: Bu hayvanlar kısırlaştırılmış, aşılanmış, bunu gösterecek şekilde kulaklarına küpe takılmıştır. Bazıları yıllarca önce kısırlaştırılmış olan, insanların benimsediği ve baktığı köpeklerdir.

"Şu farkla ki: Bu hayvanların çoğu, deneyimsiz belediye veterinerleri tarafından, bazıları daha bebekken yanlış kısırlaştırıldıkları için hasta ve kanamalıdırlar.

"Şu farkla ki: Bugün 2007 yılındayız, yani 21. yüzyılın başındayız.

"Fakat hiçbir şey değişmemiştir.

"TAM TERSİNE;

"Köpekler, Istanbul’u çevreleyen ormanlarda açlık ve susuzluktan ölmektedir. Bunlar Istanbul’un hayvansever halkının sevdiği, yıllardır baktığı, şimdi çok özlediği, yaşadığı mahalleye ve insanlara alışmış köpeklerdir. Hayvanseverler bu nedenle ormanlara yemek taşımak için helak olmaktadırlar- kızgın taşın üzerine dökülen bir damla su mu?- Hayır bir umut çığlığı!

"Arif Eker de ormanlara yemek göndermektedir: Ne acıklı bir iki yüzlülük! "


Are They Heading for a New Marmara Tragedy?

Comment from Dear Christine Ulrich about what is going on lately in Istanbul:

"Barely a hundred years after stray dogs of Istanbul were brought to the Isle of Hayirsizada in the Marmara Sea to starve there. The same misery seems to repeat.

"Difference: Today the dogs are thrown into the forests, similar to islands, from where the cries of the animals can hardly be heard.

"Difference: These animals had been neutered, vaccinated and tagged before, some of them already years ago. Some of them are dogs that have been cared for and fed by inhabitants.

"Difference: These animals are sick and bleeding because they were carelessly neutered by unexperienced municipality vets, some of them when they were only puppies.

"Difference: This is 2007 and not the mere beginning of the 20th century.


"But nothing has changed.

"ON THE CONTRARY:


"In the woods surrounding Istanbul, dogs are starving to death, without any food, without even water. Those are the dogs that the animal loving inhabitants of Istanbul miss from their deepest hearts. Yes, that’s why animal lovers try to help by bringing food – a drop on the hot stone... no, a signal!

"Mr Arif Eker also sends food – what a disgusting hypocresy."

Tuesday, March 27, 2007

BOLLUCA













Neredeyse tüm yerel belediyeler ve IBB’nin, köpekleri kısırlaştırıldıktan sonra ya da kısırlaştırmadan, daha önce hayvan koruma dernekleri tarafından kısırlaştırılanlar da dahil olmak üzere, ormanlara atmaları sonucunda bu hayvanların bir kısmı açlıktan telef olurken, diğer bazıları da civar köylere sığınmaktadır. Ne yazık ki hayvanların biraz yemek bulmak için gittikleri bu köylerde başlarına gelenler de içler acısıdır. Köy halkı bu davetsiz misafirleri istememekte, zaman zaman fare zehiriyle itlaf etmektedir.

Bolluca bu köylerden biridir. Bir yandan hayvanseverler ormana atılmış köpeklere yiyecek götürmek için insanüstü bir özveriyle koştururken, diğer yandan köylüler köye sığınmaya çalışan köpekleri öldürmekle tehdit etmektedirler. Bircok hayvan bu şekilde zehirlenerek öldürüldükten sonra hayvanseverler kurtardıkları 13 köpeği, kiraladıklari metruk bir gecekondunun bodrumuna kilitleyerek koruma altına almışlardır.

Oraya gittiğimizde, güneş girmeyen bu bodrumda hapsedilmiş irili ufaklı 13 köpeği görünce dayanamadık, SHKD’den yardım istedik ve onları SHKD barınağına götürdük.

Ne ormanlara yemek götürmek, ne hayvanları zehirlenmesinler diye kömürlüklere tıkmak, ne de kurtarıp barınaklara götürmek çözüm değildir. Belediyeler Hayvan Hakları Yasasını uygulamak, yani hayvanları kısırlaştırdıktan sonra yerine bırakmak zorundadırlar. Halkın kısırlaştırılıp yerine bırakılan köpeklere tahammül göstermesi için ikna edilmesi gerekmektedir.

Bütün bunlar, belediyelerin, isteksiz, yetersiz, yillardir itlafa alısmıs kadrolarının kısırlaştırıp yerine bırakma projesini becemediğinin, bu projenin başarılı olması için, dünyadaki bircok yerde olduğu gibi hayvan koruma örgütlerinin denetimi ve isbirliğinin gerektiğinin açık delilidir. Belediyeler bu projeyi de yüzlerine gözlerine bulaştırmış ve köpeklere sistematik işkenceye dönüştürmüşlerdir.

BOLLUCA

All municipalities including the Istanbul Metropolitan Municipality has been throwing dogs into forests near the city after or before neutering them including those that have been neutered long before by animal societies. While some of these dogs starve to death in forests some of them try to find a shelter in nearby suburban districts. Unfortunately nothing but disaster is waiting for them in these villages. The people there don’t want these unexpected visitors and usually poison them.

Bolluca is one of these villages. While animal lovers try to bring food to those animals dumped in the forests by municipalities, they also try to rescue the ones at the villages from being poisoned by the people there. After many dogs were poisoned by the villagers of Bolluca, animal lovers have rent an incomplete construction site to put 13 dogs in a dark attic to save them from being poisoned.

When we went to the place, the condition of the 13 dogs in the attic where animal lovers brought food twice a week were miserable. We asked for help from SHKD who kindly accepted to rescue these dogs and gave a place to them in its shelter.

Neither taking food to forests, nor putting dogs to dark attics or putting them into shelters is a solution. The municipalities have to act according to the Animal Protection Law and put the neutered dogs back to where they belong. The public should be persuaded to tolerate the dogs that are put back to where they belong.

All these show that the unmotivated, inefficient municipality employees who are used to poisoning dogs for years can not implement the project of neuter and release. For this project to be successful, the cooperation and supervision of animal protection organizations is necessary as is the practice in many cities of the world. The municipalities have made a mess of the project of neuter and release and have turned it to a project of torture for dogs.

Thursday, March 22, 2007

ISTANBUL'UN TÜM İLÇELERİNDE KATLİAM


Dün, Sarıyer Belediyesi ekiplerinin Arıköy Sitesinden, çoğu daha önce EHDKD tarafından kısırlaştırılmış, hepsi küpeli 20 köpeği aldığını öğrendik. Bu köpeklerden özellikle bir tanesi daha önce Anadolu Ilaç Gıda Şirketinin deneyimsiz veterinerleri tarafından yanlış kısırlaştırıldığı için sürekli kanaması olan bir köpekti. Köpek toplama timinin başı Korhan Edebali’yi aradık. Köpeklerin alındığını doğruladı ve geri getirilmeyeceklerini söyledi. Hayvan Hakları Yasasına göre kısır ve aşılı hayvanların yerlerine bırakılmaları geektiğini söylediğimizde, bu durumun sadece sahipli hayvanlar için söz konusu olduğunu iddia etti. Uzun bir tartışma sonucunda, kanundan birhaber olduğu, ya da aldığı talimatın kanuna aykırı olduğundan emin olduk. Israrla bütün sahipsiz hayvanların toplanmasını savunuyordu. Toplanan bu hayvanların akıbeti ile ilgili sorularımıza ise, “başka yerlere bırakılıyor” gibi anlamsız cevaplar veriliyordu. Bu hayvanları Sarıyer civarındaki ormanlara attıklarını herkes biliyor.

Bu icraat ne yazık ki sadece Sarıyer Belediyesine özgü değildir. Hemen hemen tüm yerel belediyeler ve Istanbul Büyükşehir Belediyesi hayvanları topladıktan sonra kısırlaştırıp ya da kısırlaştırmadan ormanlara atılmakta ya da yok etmektedir. Ormanlara atmakla yok etmek arasında hiçbir fark yoktur. Ormana atılan köpekler de açlıktan izdirap çekerek ölmektedir.

Arif Eker’in ormanlara yemek gönderme teklifi hayvanseverleri oyalamaya yönelik ucuz bir manevradır. Daha ameliyat yerleri bile iyileşmeden ormana atılan yetişkin ve bebek köpekler, çaresizlik içinde ölmektedir.

Bu katliama karşı kendi ilçe belediyesini uyarmak herkesin görevidir.

Sarıyer Belediyesinin yasaya aykırı olarak yaptığı katliamı protesto etmek için lutfen: Belediye Başkanı Yusuf Tülün’e 0212 2427576 ve yusuftulun@sariyer.bel.tr 'den ulaşın. Bu icraattan sorumlu belediye başkan yardımcısı Ali Usta'ya 0533 291 24 75'den ulasabilirsiniz.


MASSACRE IN ALL THE DISTRICTS OF ISTANBUL

Yesterday we were informed that the Sariyer Municipality dog catching team has collected 20 dogs from Arikoy. Most of these dogs were previously neutered and vaccinated by EHDKD and especially one of them was improperly neutered by the AIG’s incompetent vets and had been bleeding since then. We reached the head of the catching team, Korhan Edibali, who ruthlessly told us that it was the duty of the municipality to collect all dogs which don’t have an owner even if they had a tag showing that they were neutered and vaccinated. And he added that the collected animals were released in “other places” which clearly means the forests as all forests surrounding the city are full of dogs left there to starve to death. This execution is against the Animal Protection Law 5199 which says that it is the duty of the municipalities to neuter and vaccinate all stray animals and release them at where they were taken from.

Unfortunately all district municipalities as well as the Istanbul Metropolitan Municipality are doing the same. They are collecting all stray dogs and dumping them in forests, either before or after neutering them. Forests that surround the city are full of dogs starving to death. Sending food to the forests is a cheap maneuver taken by Arif Eker to fool the animal lovers for the solution is not to take food to forests but to stop dumping dogs to forests and do what the Animal Protection Law says.

All animal protectors should protest this illegal action by calling the region municipality where they live.

For Sariyer, please call or e-mail Yusuf Tulun, the major of Sariyer from 212 242 7576 or yusuftulun@sariyer.bel.tr and call Ali Usta, deputy major responsible of this massacre: 0533 2912475

Friday, March 16, 2007

ARİF EKER! YETER!



Bu fotoğraflar Istanbul Bolluca bölgesinde çekilmiştir. Kulağında Istanbul Büyükşehir Belediyesi küpesini taşıyan bu köpek üç aylıktır ve ameliyat yeri üzerindeki gazlıbez dahi çıkarılmadan Bolluca'ya atılmış ve orada ölmüştür. Diğer fotoğrafta ise yine o bölgeye atılan diğer köpekler görülmektedir.

Görüldüğü gibi, hiçbir şey değişmemiştir. Istanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner Işleri Müdürlüğünün icraati aynen devam etmektedir. Köpekler yine, özensiz bir şekilde ameliyat edildikten sonra, daha yaraları bile iyileşmeden alındıkları yere değil, özellikle uzak bölgelere, ormanlara atılarak ölüme terkedilmektedir. Hayvanseverler haftanın belli günleri, yerleşim alanından uzak yerlere atılan hayvanlara yemek taşımakta, hasta ve yaralı olanların tedavilerini yapmaktadırlar.



Bu zulüm ne zaman bitecek? Yüreklerimizi yaralayan bu sahneleri daha ne kadar görmeye devam edeceğiz? Bu cinayetin sorumluları ne zaman hayvanların da Tanrı'nın ümmeti olduğunu hatırlayacaklar?



ARIF EKER! STOP THIS TORTURE!

These pictures were taken in a nearby distict of Istanbul. The dead dog with the Istanbul Municipality's tag on his ear, in the first three pictures is only three months old, operated, and dumped with the qauze on its wound. The other picture shows dogs dumped at the area where there is nothing available to eat. Animal portectors are trying to carry food to this place once or twice a week.


As is seen in the pictures, nothing has changed about the execution of Istanbul Metropolitan Municipality Veterinary Department. Dogs operated in a careless way, by unexperienced vets and dumped even before their wounds have healed to far away places where they don't belong, where they can find no food or water.


When will this torture stop! When will we not be seeing these appaling pictures. When will those who are responsible for these realize that these animals are also God's creatures deserving the right to live.

Thursday, March 8, 2007

GÜLÜNÇ YALANLAR




http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6074995


Yukarıdaki link’deki yazı, malum konuların dertleşme platformu Feyza Algan- Guzin Abla sütununda yayınlanmıştır. Atıf yapılan deli saçması mektup Susen Erkus’a aittir. Bastan asagi tutarsız yalanlarla doludur. Mektupta neredeyse bir doğru cümle bile yoktur. Iddialar sadece yalan değil aynı zamanda mantık dışı ve çelişkilidir. Cevap vermek bile Susen Erkuş'u hiç hak etmediği şekilde ciddiye almak demektir. Onun seviyesine inip gerçek dışı suçlamalarla uğraşmayacağız.
Robert Smith Avrupa'daki tüm hayvan korumacılar tarafından sadece Istanbul'daki değil Romanya'daki "kısırlaştır- aşılat-yaşat" projelerinin mimarı olarak bilinmektedir. Kendisi Istanbul'un birçok ilçesindeki kısırlaştırma çalışmalarını finanse etmiştir. 1998'den beri Türkiye'deki 20.000 sokak köpeğine ücretsiz tıbbi tedavi yapılmasını sağlamıştır. Belediyeler tarafından Hasdal çöplüğünde açlıktan ölüme terkedilmiş olan 1000 köpeği kurtarıp tedavi ettikten sonra barınağında bakılmalarını finanse etmiştir.
Susen Erkuş kıymeti kendinden menkul, herkesce malum bir "hayvansever"dir ve yaptığı bu gerçekdışı ithamların hesabını adalet önünde verecektir. Bu güne kadar hiçbir savcı ya da polis, her mantıklı insan gibi bu gülünç ve akıl dışı iddiaların hiçbirini ciddiye almaya değer görmemiştir.
Son üç aydır, Feyza Algan'a ait olup SHKD barınağında kalan iki köpeğin tüm masrafları, barınakta kalan, kurtarılmış diğer 250 köpekle birlikte Robert Smith tarafından ödenmektedir. Bu köpekler, sahiplerinin sütünundaki gerçekdışı suçlamalardan sorumlu tutulamayacağından, SHKD onlara yardım etmeye devam edecektir. Feyza Algan onların masraflarına katılmak için hiçbir teşebbüste bulunmadığı gibi, onları ziyaret etmeye bile zahmet etmemiştir.
PREPOSTEROUS LIES

The letter below was published recently in Feyz Algan-Guzin Abla’s column; this journalist is a well known agony aunt who answers readers’ questions about their personal and sexual problems. The letter below was concocted by Susen Erkus. Every single allegation is a lie. There is hardly a word of truth in it. Many of the accusations are not only false, they are illogical and contradictory. Even responding to such nonsense is to take Susen Erkus seriously, which she hardly deserves. We do not intend to sink to her level by trading accusations.

Robert Smith is well known to animal lovers all over Europe as the architect of Neuter & Return projects not only in Istanbul but in many parts of Romania. He has financed Neuter & Return in many districts of Istanbul. He has provided free veterinary care to 20,000 Turkish dogs since 1998. He alone rescued and cared for over 1000 dogs abandoned by municipalities on the Hasdal rubbish dump, when other Turkish animal welfare groups refused to help these starving animals.

Susen Erkus is an infamous and self-proclaimed animal lover who will be held accountable for these paranoid accusations. The reason of course that the public prosecutor and police have taken no action against Robert Smith and SHKD is that they know, as does any reasonable person, that there is no truth in these absurd and sickening allegations.

For the last 3 months Robert Smith has been paying for the accommodation and care of Feyza Algan’s own two dogs, together with 250 other rescued dogs, at the shelter he finances. Since these dogs are not to blame for the libellous accusations in their owner’s column, SHKD will continue to care for them, despite the fact that Feyza Algan pays nothing towards their upkeep and cannot even be bothered to visit them.




Here is the translation of the column:

"I am Warning the Authorities for the Animals that are Smuggled out of the Country

Hurriyet – Kelebek
Wednesday March 7, 2007

‘Guzin Abla,
I am a member of DOSHAYAD and the Animal Protection Committee of the City of Istanbul. Furthermore, in my own association which is under the umbrella of the Istanbul Environment Council, I have undertaken the roles of Secretary and Consultancy for many years.

During these years we fought with Municipalities for the killing, we dealt with people who organized dog and rooster fights. We made serious progress with our friends in these endeavors. However, there is a group we have really been struggling with for the past 10 years, but the officials have never paid attention, they don’t see or hear.

Unfortunately, this group was formed under the false pretences of protecting the animals with the collaboration of two associations and it is headed by a British Citizen who has been living in this country since 1994. I myself as an animal lover was working in the field at that time. In 1996 when I was working as a consultant to the Bakirkoy Mayor, this person told me ‘we should re-home the strays outside of Turkey’. When I said ‘Aren’t there enough dogs outside of Turkey, why would they love our poor worn out dogs?’, he told me that there was a lot of demand from the Netherlands, Switzerland and especially Germany.

I told him that two people should be going with the animals and recording the addresses of their new homes one by one. As I insisted, he asked me ‘what would be my gain in that case’ so I answered ‘You are getting a 10 million dollar fund from the World Health Organization. What else would you expect to gain?’

Since that day I and my friends have continued with this struggle. At that time we were in the minority. Animal lovers who believed him and fought against us (especially targeting myself) were many in number. After this dialogue, they established their associations to undermine me and people who think like me. And we established DOSHAYAD to fight with so-called animal lovers who are after unearned income (rantiye).

Especially between 1996 and 2004 hundreds of thousands of dogs were sent abroad to be killed. In the meantime factories were established in China to process dog skin. This person set up shelters and offices in many countries in Europe, Bulgaria, Middle East, and Far East. The point that is most disappointing about all this is that, before all of this shipping, negative propaganda about Turkish people is spread on the Internet abroad. On the 2nd of April 2003 we caught a branch of these people at the Ataturk Airport. We could only confiscate the last one of the 3 groups of animals which were being sent that day. No official papers were found in the legal investigation.

In the night of the 17th of June 2006 we caught them at the Ataturk Airport again and confiscated the dogs. There was no result even though legal action was taken again. We had support and help from the Chief of Airport Customs Protection. In the first week of the month of September we also blocked the passage of dogs from the Edirne-Kapikule Customs. The Edirne Chief of Police helped us. We owe him gratitude.

We demanded from the gendarme located near the Gokturk Shelter of this association that an investigation be held about the foreign workers who are being employed illegally, dogs which are being transported abroad illegally and the people who prepare illegal papers to transport these dogs abroad. We and the Animal Protection Association in Germany who supports us have repeatedly informed relevant officials that this group operates in affiliated shelters in Antalya, Alanya, Fethiye, and Ayvalik. Unfortunately, no measures were taken. The shipping still goes on.

Please! What we ask from you is to help us make our voice heard by our government to save our poor animal friends from this dreadful end.

DOSHAYAD head of the board – Susen Erkus’

Dear animal-lover, your letter gave me goose bumps. I hope your call has now warned the relevant officials. I am amazed that all of this is known and nothing has been done since years. I hope necessary measures are taken to prevent our dear friends from being products of the industry which will skin them alive. "











Wednesday, March 7, 2007

SUÇ DUYURUSU - CRIME DECLARATION





Abana Kaymakamlığı Tarım Ilçe Müdürlüğünün Abana Belediyesine yazdiği bu yazıda referans yapılan 3285 sayılı yönetmeliğin ilgili maddesi sadece kuduz görülen karantina bölgelerinde uygulanmak içindir. Oysa bu yazıda, kuduz karantinasından hiç sözedilmemekte ve sahibinin ismiyle kayıt altına alınmamış tüm hayvanların öldürüleceği ima edilmektedir. Yani, sahipsiz tüm hayvanların yanı sıra kayıt altına alınmamış sahipli hayvanların da itlaf edileceği anlaşılmaktadır. Bu resmi yazi, Hayvan Hakları Yasasına aykırıdır ve bu yazıyı yazan kurum suç işlemektedir.

VE KANUNA AYKIRI ANONS DÜZELTİLDİ

Bugün derneğimize gönderilen asagidaki yazı ile kanuna aykırı anonsun düzeltildiği bildirilmiştir. Bu örnek, sivil toplum örgütlerinin hukuk devletinin oluşmasındaki hayati rolünü göstermesi açısından çok önemlidir. Idareyi kanunlara aykırı icraat konusunda uyaran herkese teşekkür ederiz.




From: ABANA KAYMAKAMLIĞI
To:

Sent: Tuesday, March 13, 2007 3:30 PM
Subject: Sokak hayvanları

Sayın:
Bilge OKAY

İlgi: Valilik Makamı İl Mahalli İdareler Müdürlüğünün 23.02.2007 tarih ve 252.01 960 sayılı
yazıları.

İlgi yazı ve ekinde gönderilen,Celal BAL, Esma DİNMEZER ve Hülya ALPGİRAY 'ın, e-posta yoluyla yaptıkları şikayette; İlçemiz Belediye Başkanlığı hoparlöründen, "sokak hayvanlarının zehirleneceğinden bahisle, hayvan sahiplerinin hayvanlarını sokağa bırakmamalarının istendiği, yapılan anonsla; 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun ihlal edildiği, konuya ilişkin kararın ise Kaymakamlık Makamınca verildiğine ilişkin" talepleri üzerine yapılan araştırmada.

Valilik Makamı İl Tarım Müdürlüğünce, İlçe Tarım Müdürlüğüne gönderilen 24.2.2007 tarih ve 586 sayılı "Köpek ve Kedi Sayısı" konulu yazılarında; İl Hayvan Koruma Kurulu Kararı gereğince, köpek ve kedilerin sahiplerinin isim ve soyadlarının yazılarak kayıt altına alınmasının istenilmesi üzerine, İlçe Tarım Müdürlüğünce, Belediye hoparlöründen halka duyurulması amacıyla, İlçe Beledisine gönderilen 05.02.2007 tarih ve 42 sayılı yazıda; "3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliğinden alıntı yapıldığı", İlçe Tarım Müdürlüğünce İlan metni hazırlanmadan yazı olarak verilen duyurunun, Belediye görevlilerince İlçe Tarım Müdürlüğü yazısında yer verilen "…....... yönetmeliğinin 119. maddesinin g fıkrası gereği, şüpheli kedi ve köpeklerin kuduz hastalığına karşı aşılanması mecburidir. Şehirlerde Belediyeler, Köylerde Muhtarlıklar sahipli köpek ve kedilerin kaydını tutar, kayıtlar hükümet veterinerince denetlenir, köpekler üç, kediler altı aylık olduklarında ilk defa aşılanır ve bu aşılar her yıl tekrarlanır. Aşılanan hayvanlar için aşı belgesi düzenlenir, belgesizler öldürülür ve imha edilir" denilmekle, ilgi yönetmelikten alıntı yapılarak hoparlörden okunan, yönetmeliğin son cümlesindeki " Belgesizler Öldürülür ve İmha Edilir" ibaresi, vatandaşlar tarafından yanlış anlaşılmaya yol açmıştır.

3285 sayılı Kanun gereğince hazırlanan yönetmeliğin belirtilen maddesi gereği yapılabilecek işlemlerin,5199 sayılı " Hayvanları Koruma Kanunu" çerçevesinde değerlendirme zorunluluğu olduğundan, konunun hassasiyeti ve vatandaşlarımız tarafından yanlış anlaşılmanın bertaraftı için İlçe Tarım müdürlüğünce yanlış yapılan anons'un düzeltilmesi sağlanmıştır.

Kaldı ki; yürürlükteki Kanunlarla, bu tür bir işlemin Hükümet veteriner hekimi onayı olmadan gerçekleştirilmesi mümkün değildir.

İlçemiz, turistik bir ilçe olması sebebiyle, yok denecek kadar az miktardaki sokak hayvanlarına, gerek Kaymakamlığımız gerekse, İlçe Belediyesi ve duyarlı vatandaşlarımız birlikteliğinde sahip çıkılmakta olup, Belediye Başkanlığımızca sahipsiz hayvanların barınmaları sağlanması için, hayvan barınağı yapım çalışmaları sürdürülmektedir.
Bu sebeple hayvanların yok edilmesi söz konusu olmayıp, konu yanlış anlamadan kaynaklanmıştır.

Bilgilerinize arz ve rica ederim.
Abdulmuttalip AKSOY
Kaymakam

CRIME DECLARATION

From: ABANA District Government Agriculture Department

To: ABANA Municipality

‘It is compulsory to vaccinate suspicious cats and dogs against rabies’ according to item number 119 of the Ministry of Agriculture and Village Affairs Protection and Control Department regulation number 3285 for Animal Health. This regulation says ‘Municipalities in the cities and mukhtar in the villages keep records of owned dogs and cats. These records are audited by government vets. Dogs are vaccinated when they reach 3 months of age and cats are vaccinated at 6 months for the first time. Vaccinations should be repeated every year after that. A vaccine record is kept for these animals. Animals without vaccine papers are killed and annihilated’. It is according to this regulation that the ‘Animal Protection Council’ of our city has decided in a meeting headed by the assistant governor Nurettin Ates on 25.12.2006 for the municipalities to keep record of the cats and dogs in the cities.

For this reason, owners of cats and dogs in our district need to be recorded by providing their names and last names and these records need to be completed and sent to the District Agriculture Department by 23.02.2007.


District Governor
Abdulmuttalip Aksoy

In this letter written by the Abana District Government Agriculture Department to Abana Municipality, a reference is made to the regulation no. 3285 in which it says that all animals that are not registered by the name of their owners will be killed. The referred article of the regulation is only applicable when the district is announced to be a quarantine area as a result of the identification of a rabies incident. Whereas, in this official letter, the article is isolated from its content and referred to as a general case. From this we understand that it is planned that all stray animals and owned animals that are not registered will be killed. This letter is clearly in contradiction to the Animal Protection Law and so the institution writing this is committing a crime.

AND TODAY THE ANNOUNCEMENT WAS CORRECTED

In the letter we received today as an answer to our post, Mr Aksoy, the Governor of Abana says: “the announcement made on public loudspeakers that all unregistered animals will be killed and destroyed was a mistake made my the Agriculture City Management and was misunderstood by the public. The announcement was corrected, taking into consideration the fact that all operations must be in conformity with the Animal Protection Law.”

We thank everybody who warned the administration about acting in conformity with the law. We think this is a good example showing the crutial role of NGO's in making a state of law.


Friday, March 2, 2007

Belediye Barınaklarında Yapılan Operasyonlar

Neutering Operations at Municipality Shelters

Bu fotoğraflar Istanbul Büyükşehir Belediyesi Alibeyköy Barınağında çekilmiştir.
Kısırlaştırma operasyonlarının artık karın altından çok küçük bir delikten yapıldığı (deligin büyüklüğü endoskopik yöntemdeki kadardır) günümüzde hala bu terk edilmiş yöntemin kullanılıyor olması belediye barınaklarında çalışan veterinerlerin birikimini ve kurumun hayvanlara yaklaşımını açıkça ortaya koymaktadır.

Bu yöntemin terkedilmiş olmasının nedeni başarısız olma ihtimalinin yüksek olması ve ameliyattan sonra resimde de görüldüğü gibi ikinci bir pansuman dikişine ihtiyaç göstermesi ve bu nedenle iyileşme süresinin en az 10 gün olmasıdır. Oysa karın altından yapılan yöntemde deliğe dikiş atılmadığı için hayvanın yalama riski yoktur, yara iki gün sonra iyileşir ve hayvanın sıkıntısı biter. Hayvan maksimum 5 gün içinde alındığı yere salıverilebilir.


These photographs were taken at a shelter which belongs to the Istanbul Metropolitan Municipality. The application of this abandoned operation technique instead of the endoscopic one which is widely used by veterinerians today shows the inexperience of municipality veterinaries as well as the inhumane and merciless approach of the municipality towards animals.

The reason for abandoning of the old technique is the low probability of its success and the necessity of making a second dressing stitch as a result of which the recovery period is at least 10 days. Whereas, in the new endoschopic technique, no stitch is needed and the animal recovers in two days and can be released at most in five days.